Eskişehir: Kent hakkı talebi

Özgür Gökmen

Express 136 (2013): 15–16. [PDF sürümü ]

Gezi direnişinin 31 Mayıs’ta ayaklanmaya dönüşmesi üzerine art arda yayınlanan “İcraatın İçinden”lerden birinde başbakan hiddetle soruyordu: “Ne alakası var İstanbul’un Ankara’yla, İzmir’le?” Onlarca rabıtadan biri kent hakkı talebi olmasın?

31 Mayıs’tan sonra Eskişehirlilerin, özellikle de gençlerin dönüp dolaşıp buluştukları tek bir yer vardı: Espark. Adı yanıltmasın. Park değil, AVM. Malum, bunların bir kısmı sadece varlıklarıyla değil, adlarıyla da ruha sıkıntı veriyor, insanlarla alay ediyor: İzmir Balçova’daki Agora, Bornova’dan Kapadokya’ya ülke sathına yayılmış on adet Forum ve hepsinin şahikası, Bursa Osmangazi’deki Kent Meydanı. Espark da onlardan biri. AVM inşaatı başlamadan Eskişehir’de cılız bir direniş yaşandı. Bir yanıyla eski fabrikalar bölgesine ve tren garına, diğer yanıyla Anadolu Üniversitesi’ne giden caddeye dayanan, eskiden bir kiremit fabrikasının oturduğu bu devasa alan, merkezî konumuyla dört dörtlük bir şehir meydanı olabilirdi. 1 Haziran’dan sonra Espark’ın Üniversite ve Fabrikalar caddelerinin kesiştiği köşedeki üçgenin kamulaştırılıp direniş alanına dönüştürülmesi rastlantı olmasa gerek.

Eski kiremit fabrikası, Eskişehir için kaybedilmiş bir dava. Şimdi şehir, stadyumun da içinde bulunduğu Atatürk Spor Kompleksi’ni de kaybetmemek için uğraşıyor. Mesele basit: Stadyumun yenilenmesi şart. Bugüne dek hiçbir adım atılmamış. En son, Es-Es’lere 2016 için devlet tarafından verilen sözler de tutulmamış. Stadın esasen mevcut yerinde yenilenmesini arzu eden taraftar, “yeter ki yeni bir stadımız olsun” pozisyonuna sıkıştırılmış. Ancak, iş artık Es-Es taraftarını aşan, tüm şehri ilgilendiren bir vaziyet arzediyor. Zira, şu an TOKİ şehrin çeperindeki Sazova’da inşa edeceği stad karşılığında, sözüm ona masraflarını karşılamak üzere, kent merkezindeki emlak değeri en yüksek bölgelerden birinde bulunan 54 bin metrekarelik kompleksin tamamını talep ediyor, ticarî amaçlı imar değişikliğiyle birlikte. Elbette, süreç merkezden yürütülüyor ve kimse Eskişehir’e ne düşündüğünü sormuyor.

Gezi’deki direniş tüm ülkeye yayılmadan kısa bir süre önce şehrin muhtelif STÖ’lerini bünyesinde toplayan Eskişehir Kent Konseyi, “Kent Stadyumunu Tartışıyor” başlıklı bir toplantı düzenledi. Amaç, şehrin ortak aklının üretilmesine katkı sağlamaktı. Davetli olmalarına rağmen ne merkezi ne de yereli temsil edenlerin katılma gereği duyduğu toplantıda sorulan ve cevapsız kalan iki soru şu: Her yere inşa edilebileceği söylenen stad neden mevcut yerinde yenilenmiyor? (İnşaat Mühendisleri Odası, bunun mümkün olduğunu gösteren bir plan hazırlayıp kamuoyu ile paylaştı.) Amaç şehrin müşterek alanını ranta açmak değilse, bu 54 bin metrekare için TOKİ neden iki buçuk emsal istiyor?

Kent Konseyi’yle birlikte Eskişehir Küçük Millet Meclisi ve Eskişehir Sivil Yerel Oluşumu’nun içinde yer aldığı Eskişehir’e Sahip Çıkıyoruz Platformu, kompleksin nasıl değerlendirilmesi gerektiğine bizzat Eskişehir’in karar vermesi gerektiğini söylüyor. Genel yaklaşım, bu alanın TOKİ’ye asla terkedilmemesi ve eğer stad burada yenilenmeyecekse, boşalacak alanın şehir meydanı olarak düzenlenmesi.

Anlamamak değil, tercihte ısrar

İktidarın 31 Mayıs ayaklanmasını anlamadığı söylenip duruyor. Anlaşılmayacak bir şey yok. Ayaklananlar kadar, iktidardakiler de neyin ne olduğunu gayet iyi anlıyor. Buna rağmen diretilmesi, tercih edilmiş bir siyasette ısrardır. Mazallah, İzmir, Adana, Şanlıurfa, Antalya, Samsun, Hatay gibi şehirlerde TOKİ projelerine karşı insanların mevcut stadları oldukları yerde koruma arzusu birleşiverirse, ne olur? Üstelik mesele sadece TOKİ’yle bitmiyor. İktidar da bunu gayet iyi biliyor.

Kent Konseyi toplantısının ardından taraftar derneği mensubu bir tanıdığımdan dinledim. “Abi, bitti o iş,” diyordu. Bakanın, “Biz Sazova’da maçımızı seyrederken, onlar daha konuşuyor olacaklar. Konuşsunlar, dursunlar” dediğini duymuş. 3 Haziran gecesi Espark’ın önündeki direniş alanının “AVM istemiyoruz!” diyerek coşkuyla stadın önüne akması bu sözlerin sahibini mahçup edecek mi, göreceğiz.